İslâm kültüründe genellikle öğretimin karşılığı olarak tâlim, eğitimin karşılığı olarak terbiye kullanılmaktadır.
Eskiden Eğitim-Öğretim yerine Talim ve Terbiye kavramlarını kullanırdık. Bu ifade dini çağrıştırdığı için artık kullanılmaz oldu. Yerine Eğitim ve Öğretim kavramlarını getirerek içini dışını seküler hale getirdiler. Tabi bir sürü kavram zaman içinde yerini başka kavramlara bıraktı; muallim- öğretmen, mektep-okul gibi.
Talim ve Terbiye kavramları Allah'ın iki ismine dayanıyor. Talim kavramı Allah'ın Âlim sıfatına, Terbiye kavramı ise Allah'ın Er Rab ismine dayanıyor. Laik eğitim ülkeye ahtapot gibi çökünce kavramların hem içini hem dışını İslam'dan kopardı. Gökle bağını koparıp yerde de batı yönde bir mana verdi. Onun için Müslüman bir ülkede dindar nesil yetişemiyor. Vahiyden koparılmış içi seküler hale gelmiş bir eğitim ve öğretimle dindar nesil yetişemez. Bir ara Cumhurbaşkanın da idealiydi Dindar nesil yetiştirmek. 2019 yılında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 70. Yıl Kutlama Töreni'nde yaptığı konuşmada "Dindar bir nesil sizin ellerinizde yetişecek. Dindar gençlik yetiştiği zaman tinerciyi, hırsızı, alkolikleri görmeyiz." dedi. Dindar nesil her türlü kötülüğe engeldir. Kötülüğün kaynağı dinden uzaklaşmadır. Tabi Kemalist sistemin kodlarıyla dindar bir neslin yetişemeyeceğini bilmemiz gerek.
Kemalist sistem dine düşman bir eğitim felsefesi oluşturmuş. Din düşmanı bir sistemden dindar nesil beklemek hayalcilik olur. Dindar nesil dine dayalı eğitimle olur. O da Allah'ın Âlim ve Rab isminin gölgesinde ancak olur. Âlim sıfatına dayanmayan Talim/Öğretim; ateist, deist bir nesil yetiştirir. Fizik, Kimya, Biyoloji gibi dersler, Âlim sıfatı gölgesinde öğrencilere okutulursa öğrenciler hem inançlarını korurlar hem de sağlam bilgiye ulaşırlar. Âlim sıfatına dayanmayan bu fen dersleri ne yazık ki eksik bilgi ve sakat bir düşünceye sahip bir nesil yetiştirdi. Geçmişine, kültürüne ve inancına düşman yetiştiren başka bir sistem yok bizden başka.
Terbiye/Eğitim sistemimiz Er Rab sıfatı gölgesinde olursa terbiyeli bir nesil ortaya çıkar. Yıllarca okul okuyup da bu kadar suç işleyen bir nesil görülmedi tarihte. Eğitim sistemi suç işleyecek nesil yetiştiriyor adeta. Okumuş kesim deyince terbiyeli, bilgili insan gelirdi eskiden aklımıza. Şimdi ise okumuş kesimde terbiye ve bilgi ara da bul. Var olanlarda da okuldan değil İslami cemaatler sayesinde almışlar.
Terbiyeli/Eğitimli bir nesil için Allah'ın Er Rab sıfatı gölgesinde bir süreç gerekir. Kur'an'ın da üzerinde çokça durduğu bir isimdir Er-Rab ismi. Rabb’ın anlamı terbiye eden demektir. Rab ismi kişiye Allahsız hiçbir şeyin olamayacağı ve her şeyin O'nun gölgesinde olduğunu hatırlatır.
Ayrıca insanların en çok suiistimal ettiği bir kavramdır Rab kavramı. Tarihte, helak olmuş nice kavimlerin yanlış anladığı kavram Allah'ın ulûhiyeti değil, rububiyetidir. Mekke toplumu da Allah'ı inkâr eden bir topluluk değildi, ama Allah'ın rububiyet sıfatını başka varlıklara veriyorlardı. Onun için rububiyeti, terbiye etmeyi de vahyin gölgesinde ele almamız gerekir ki yeni nesillerimiz edepli, terbiyeli yetişsin. Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde; "Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi en güzel şekilde düzenledi” buyurmuştur. Her yönüyle tüm insanlığa numune-i imtisal olan Peygamberimiz bizlere terbiyenin kaynağını gösteriyor. Müslüman bir halkın çocuklarının terbiye alacakları yerin kendi inançları olmaması büyük bir kayıptır.
Batı'nın bakış açısıyla eğitim ve öğretimimizi yapamayız. Çünkü bu sistem bizim inancımıza terstir. Batı bilgiden ahlaka gidiyor. Onlar için önemli olan bilgidir. Bizde ise ahlaktan bilgiye bir gidiş var. Ahlaktan, terbiyeden yoksun bilgi kuru, faydasızdır. Hz. Peygamber (sav) bir hadisi şerifinde "Faydasız bilgiden Allah'a sığınırım!" demiş.
Ömrünün en verimli ve güzel dönemini okul sıralarında geçiren çocukların acil olarak Kemalist ideolojinin ürünü olan sistemden kurtararak özümüze döndürmemiz gerekir. Bu şekilde dindar nesil de başarılı nesil de yetişir. Gerçek manada da Eğitim/Terbiye alınmış olur. Aksi halde düşmanın eline geleceğimizi kurban vermiş oluruz.
Selahaddin Altun