Modernizmin hayatımıza etkisini göstermesiyle yaşam koşullarımız değişti. Gelenek ve kültürümüzün yerini modern hayatın felsefesi aldı. Modern ulus devletler, eğitimi arka bahçe olarak gördükleri için eğitimi zorunlu hale getirdiler. 12 yıllık zorunlu eğitim süreci uzun olunca yeni nesiller çalışmaktan uzak kaldılar. Kanunlar 18 yaşına kadarlık kısmı çocuk kategorisine alarak ve zorunlu eğitimi de 12 yıl gibi uzun bir süre yapınca haliyle çocuklar hayatın gerçek sahasından koptular. Okuyor diye çocuklara/gençlere hiçbir iş yaptırılmamaya başlanıldı. Okuyor diye iki yumurta kıramayan genç kızlar veya bir musluk değiştiremeyen genç erkekler türedi. Her ne kadar bu sorun sistemin bir sorunu olsa da ebeveyn olarak bizlerin de sorumluluğu var bu konuda. Okuyor diye yaz aylarında evde genci boş boş bekletmek çocuğa da evdekilere de büyük bir zulümdür. Evde oturmaya alışmış çocuklar, her şeyi ayağına gelmesini bekleyerek öğrenirler.
Çocuklar maalesef yaz aylarında 3 aylık tatilde evde sabaha kadar sosyal medyanın başında vakit öldürüyorlar. Başkasının hazırlamış olduğu içeriklerle zihinleri dolduruluyor. Kendi elimizle çocuklarımızı kötülükle baş başa bırakıyoruz. Bu çocukların üç aylık tatilde en azından bir işin ucundan tutmaları gerekir. Gelişim açısından da bu faydalıdır. Sosyalleşmesi için de iyidir.
Çocukları çalıştıralım ama mutlaka çalışmalı diyemiyoruz. Yazın evde uğraşacağı bir iş yoksa vaktini sosyal medyanın başında gece yarısına kadar geçireceğine, öğleye kadar uyuyacağına çalışması daha faydalı olur. Çocukların çalışmasının birçok faydası var. En azından el becerileri gelişir. Bir meslek hakkında bilgi sahibi olur. Ticareti öğrenir. İnsan ilişkilerini öğrenir. Pazarlık yapmayı öğrenir. Yaşam becerileri hakkında kişisel potansiyelinin farkına varır/varılır. Ekiple çalışmayı öğrenir. Farklı kişilik ve karakterdeki insanları tanır. İnsanlara karşı tahammülü öğrenir. Sabrı öğrenir. Paranın kolay kazanılmadığını öğrenir. En azından farkına varır.
Belli bir yaşın üzerinde müsait bir ortam varsa çocukların çalışması daha faydalı olacaktır. Yazın öğlene kadar yatmaktansa erken kalkarak işine giden bir çocuk zamanı kullanmayı da öğrenir. Gece ve gündüz kavramının yaratılış mahiyetine göre davranmış olur. İşe giden bir çocuk ister istemez erken kalkacağı için erken yatması gerekir. Geceyi dinlenme, gündüzü de çalışma için var eden Rabbimizin emrine uygun hareket etmiş olur. Aksi halde gece yarısına hatta sabahlara kadar medyanın karşısında vakit geçirip öğlene kadar yatar ki bu da vücut kimyasını bozar. Aile ilişkilerini bozar. Evle bir iletişimi kalmaz.
Gençlerin çalışmasının sosyo-kültürel hayatlarına birçok faydası vardır. Hayatın gerçek yüzünü görürler. Ekmek kazanmanın/ para kazanmanın nasıl olduğunu kavrarlar. Eve gelen eşyaların nasıl bir şekilde hangi zorluklarla geldiğini müşahede ederler. Kendisinden büyük olanlardan ve farklı insanlardan tecrübeler elde ederek zihin dünyasını zenginleştirirler. Yeni tecrübeler elde ederler. Farklı ilişkiler kurarak özgüven duyguları gelişir. Kendini ifade etme becerisini geliştirirler. Sorunlarını çözme becerisi elde ederler. Bağımsızlık ruhu gelişir. Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenirler. Yeni ve farklı ortamlarda yabancılık çekme süreci kısalır. İnsani ilişkileri gelişir. Sabahları erken kalkarak gelecek hayatına hazırlıklı yaşamayı öğrenirler. Öğleye kadar yatan hantal bir çocuğa göre daha dinç olurlar. Hayat mücadelesini erken kavrarlar. Vaktini boşa geçirmemiş olurlar. Ayrıca vaktini sanal âlem yerine gerçek âlemde geçirerek daha sağlıklı bir zaman geçirmiş olurlar. Eve az da olsa katkı sağlar. Hangi meslek dalı olursa olsun ileriki hayatına mutlaka katkı sağlarlar.
Değerli okurlarıma son olarak şunları söylemek isterim: Çocukları/gençleri kesinlikle yaz tatilinde evde boş boş oturmalarına müsaade etmesinler. İşiniz varsa kendinizle beraber iş yerinize götürün. İşiniz çocuğa ağır geliyorsa onu güvendiğiniz bir yere bırakabilirsiniz. Yeter ki çocuk/genç evde vakit öldürmesin. Sabahlara kadar internette zaman geçirmesin. Çocuğunuzu seviyorsanız ona birazcık kıymanız gerekebilir. Yoksa büyüdüğünde o size kıyar. Bir iki fırça yesin ki şişmiş egoları biraz insin. Küçükken hayata yapılmış küçük dokunuşların bir ömrü etkileyebileceğini, insanın tüm ruh halini değiştirebileceğini unutmayalım.
Selametle kalın…
Selahattin ALTUN