Yükleniyor...

Zahmete Kalkan! Ebeveynler

Zahmete Kalkan! Ebeveynler

‘Ben anestezi iğnesinden korkuyorum, uyuşturulmadan ameliyat olmak istiyorum’ diye bir taleple karşılaştığınız oldu mu? Anestezi iğnesine razı gelmezseniz neşterin kesiğini, iğne-ipliğin düğümünü, bir elin bedeninizin içinde gezindiğini ya da bedeninize ait bir parçanın alındığını hissetmek zorunda kalırsınız.


‘Ben anestezi iğnesinden korkuyorum, uyuşturulmadan ameliyat olmak istiyorum’ diye bir taleple karşılaştığınız oldu mu?

Anestezi iğnesine razı gelmezseniz neşterin kesiğini, iğne-ipliğin düğümünü, bir elin bedeninizin içinde gezindiğini ya da bedeninize ait bir parçanın alındığını hissetmek zorunda kalırsınız.

Bazı ağrı ve sancılara sabretmek daha büyüğünü yaşamanıza kalkan olur.

İnsanoğlu diğer canlılardan farklı yaratılmıştır, doğumdan sonra ihtiyaçları noktasında uzun bir müddet ebeveynlerine bağımlı halde yaşar. Birey, fiziksel gelişimini tamamlarken nesne ve olgulara ait isimleri, sosyal ve iletişim becerileri gibi konularda da eğitilmeye başlanır. Bu eğitim esnasında yapılan büyük bir hata var ki hemen hemen herkes tarafından rahatça gözlemlenebilir.

Günümüz eğitim metotlarının yitik iki değerinden söz edelim: Biri aktif durağanlık hali olan sabır, diğeri bunun sürdürülebilir hali olan sebat.

Yaşadığımız çağda dijitalleşmeyle beraber nesiller arası fark, uçurum. Büyük bir çabayla benim yaşadığımı yaşamasın diye kursağında kalmış tüm heveslerini çocuklarına yaşatan ebeveynler, çocuklar tarafından teşekkür alamadılar. Çocuk her zaman mutlu olmalı, incinmemeli, yaptığı her işten zevk almalı, ebeveynlerin en büyük görevi çocuğu mutlu etmek olmalı diye bir yaklaşım benimsendi. Bu eğitim metodu, hazır sofraya alışmış çocuklara mutfağın yolunu unutturdu. Çaba ile elde edilmeyen birçok kazanç gibi bu da kayda değer görülmedi.

Kadim geçmişimizde nice alimlerimizin, henüz çok küçük yaşta iken ilim öğrenme maksadıyla başka bir şehre götürülüp bir büyüğün tedrisatına verildiklerini biliyoruz. Çocuğun bağımsız hareket etmesine müsaade etmeyip, her anında çocukla bir bütün gibi yaşayan ebeveynler buna her ne kadar şefkat ve merhametlerini gerekçe gösterseler de bilmeliler ki hem alimlerimizin hem Gazze’deki anne-babalarımızın merhameti onlardan daha az değil. Yüce yaratıcı tarafından verilen merhametin kullanım alanı bambaşka. ‘Rab’ kelimesinin terbiye edici yönünü hatırlatmamız maksadımızı açıklar. İncinmesin, kırılmasın, yorulmasın, kaygılanmasın, korkmasın diye onun adına karşılaşacağı tüm engelleri ortadan kaldırdığımızda bireyi deneyimleyeceği birçok kazanımdan mahrum etmiş oluruz.

Birçok meyve ve sebzenin olgunlaşması, yediği şiddetli güneş sonrasındadır.

Yaşam kendi içinde zorluklar barındırır. Yetişkinlerin yaşanan her zorluğa kalkan olma refleksleri çocukların atılgan bireyler olmasına mani oluyor. Oysa yaşanacak olan sancılı hal, sonrakini kolaylaştıracağı gibi bir üst basamağa çıkmaya da dayanak oluşturacak. Çok yaygın bir deney var çocuklar üzerinde yapılan: Deneyde çocuğun önüne bir tabak konur ve izin verilmeden içindekileri yememesi istenir. Başka bir deneyde de belirlenen sürede yememesi halinde ikinci bir tabağı kazanabileceği söylenir. Böylece çocuğun hafızasına, kısa süre yaşayacağı sancılı hal sonrası daha büyük kazanç elde edeceği öğretisi yerleşmiş olur.

Çocuk koltuğa tırmanmak istiyor onu kaldırıp koltuğa oturtmaktansa tetikte bekleyip mücadelesini izlemek

Beklemediği notu aldı, üzülmesin diye öğretmeniyle konuşmaktansa bunu öğretmenine nasıl ifade edeceği konusunda rehberlik etmek

Çok istediği turnuvaya seçilmeyince, ‘Onlar kaybetti boş ver’ demektense ‘sebebi ne olabilir, seçilmen için ne yapman gerekirdi sence’ diye onu çözüm arayışına sevk etmek

Neticede içinizde olaya müdahale etmek isteyen bir ordu var ve siz bu orduyla mücadele halindesiniz.

Bu mücadelenin adı Sabır.

Görünürde hiçbir şey yapmıyorsunuz fakat durduğunuz her saniye karşınızdakinin düşünüp gelişmesini sağlıyorsunuz. Aslında biraz kendi korku ve kaygılarınızı dizginliyorsunuz.

İfade etmeliyim ki: Onun yerine, onun için hatta onun adına attığınız her adım fedakârlık değil, karakter inşasından verdiğiniz birer tavizdir.

Zamanın çok yavaş aktığı, düşüncelerin sıklaştığı, ruhun bedene sığmadığı, içinden nasıl çıkılacak denilen anlar kişiliğin inceden inceye işlendiği anlardır. Tarihte büyük manevralar yapan şahsiyetler, döneminin en meşakkatli vakitlerine denk gelmişlerdir. Yaşanmış büyük sancılar ardından müjdeli doğum haberleri getirmiştir.

Hastayken sağlıklı olduğumuz günlere şükretmeyi, sağlığı istemeyi ve sağlıklı yaşam için dikkat edilmesi gerekenleri düşünürüz. Bireyin olgunlaşmasına ve gelişmesine katkı sağlayacak bu düşünceler; zorlukların, sıkıntıların, ağrı ve sancıların yaşandığı zamanlarda gelir. Ebeveynler, öğretmenler ve eğitimde dahli olan herkes, müdahaleci tutumu bir kenara bırakıp aktif sabrı eğitimin mihenk taşı yapmalıdır. Birey için yaşam boyunca can simidi olacak beceriler yetişkinlerin sabırla mayalanmış yetiştirme metotlarıyla mümkün olacaktır.

Düşüncelerimiz, yönelimlerimiz geçmişimizle bağlantılıdır; tavır ve davranışlarımız ise yaşantılarımızın bir parçasıdır. Ebeveynler, yaşanmamış duygularını tatmin etmek için çocukları deney tahtası olarak kullanmamalı. İhtiyaç duyulan kaynaklar bu kadar mevcutken ve bu kaynaklara ulaşmak bu kadar mümkünken kişilik inşasında yerleştirilecek her bir tuğlanın, asli vazifesi üzerine göz dolduracak bir yapı ortaya koyması beklenir.  

Sağlıklı düşünen, ruhsal anlamda güçlü, kendini tanıyan, çevredeki olayları iyi analiz edebilen, bir duruşu olan bireyler yetiştirmek sadece aile için değil toplum için de mühim bir gerekliliktir. Bu çabanın içinde olmak, onlara rehberlik etmek biz yetişkinlerin her daim sorumluluğundadır.

Çocuk adına yenilen yemek onda tokluk hissi oluşturmaz.

Farkındalık diliyorum.

Zeynep AYDIN